Kiracısı olan bir eve yerleşemeyeceğin gibi, içi başkasıyla dolu bir kalbe de giremezsin. Kalbi boşaltıp, kendime yer açayım ve yerleşeyim dersen eğer, sadece o kalbin temizlikçisi olursun.. İşin bittiğinde ve dinlenmeye niyetlendiğinde, sana yer olmadığını görürsün… Çöpçüler gibi, başkalarının bıraktığı kalıntıları temizlersin ve yenilerine yer açarsın. Ama asla yeni çöpleri atan sen olamazsın. Yoldan geçen bir çöpçü olarak kalırsın … Çok istediğin bir şeyi almak için beklediğin uzun kuyruğun sonunda, kapanan kepenglerle yüz yüze gelmek gibi bir şey bu. Boynun bükülür ve yeni can kırığınla beraber yoluna devam edersin. Biraz daha eksik, biraz daha yarım, biraz daha mutsuz ve umutsuz.
İkinci el bir eşya gibidir kalp. Ne kadar çok hırpalanmışsa o kadar da yorgundur, küskündür. Aynı zamanda korkaktır. Tek savunması güvenememektir. Tanımak ister, sevmek ister ama güvenmek istemez. Kafasında hep soru işaretleri vardır. Sıkıştığı yerde de “güvenemiyorum” der. Aslında konu bu değil bu sadece bahanedir. Aşkla yeniden dolan bir kalpte bahanelere yer olmaz, tilkiler yer bulamaz… Yeniden sevmiştir, yeniden aşık olmuştur. Geçmiş ise yerinde yani geçmişte kalmıştır. Şayet yanıbaşınızdaysa geçmemiş ve emin ol seninle de geçmeyecektir. Taa ki yeniden aşkla tanışana aşkla dolana kadar…
Kimselerin yara bandı olmayın... Kendi aşkınızın yazarı ve başrolü olun...
Kimselerin yara bandı olmayın... Kendi aşkınızın yazarı ve başrolü olun...
